Okazaki Kalesi Gezimiz

*bol foto*


 Dün Yoshi izinliydi. Benim postaneye gitmem gerekiyordu. Postaneden çıkınca ev yolu yerine başka bir yola dönünce. Nereye gidiyoruz diye sordum Yoshi'ye. En sevdiğim cevabı aldım 'sır'. Arabaya binip gideceğimiz yeri bilmemeyi seviyorum :)


görsel alıntı

Japonya görsellerinde bolca görebileceğiniz 'fuji' çiçeklerini görmeyi ben de çok istiyordum.
6,5 yıldır hala gidememiş olmam da bir ayıp yani. Geçen gün üzerine konuşmuştuk.
Bunu akılda tutan koca bana sürpriz yapmak istemiş.


Bu sebeple beni Okazaki kalesine ve bahçesinde bulunan Fuji çiçekler kısmına götürdü. Götürdü götürmesine de havaların düzensizliği yüzünden bu sene erken açıp, erken solmuşlar. Ve oradaki bir Japon amcanın dediğine göre bu sene o kadar da güzel açmamışlar. Şanssızlık işte.


Bu arada Fuji çiçeğinin ağaç kısmı çok ama çok değişik geldi bize. Etkileyici bulduk.


Madem fujiler yok biz de kaleye gideriz dedik. Bu arada fuji bendeki sözlükte mor salkım olarak geçiyor. Fazla da araştırmadım ama sümbül ailesinden geliyor sanırım.
Bir detay daha fuji kanjisi bizim soyadımızda bulunan 'tou' kanjisi ile aynı kanji. Biraz özel bir çiçek yani bizim için.


Parkın haritalarına bayıldım.


Ve sonunda kale göründü :)


Kale hakkında İngilizce bilgi isteyenlere.


Kalenin girişinde bulunan bu kaplumbağa heykelini en üst katta bulunan rehbere sordum. Bu aslında bir ejderhaymış, kaplumbağa değil.
Bir ejderha 9 tane çocuk doğurmuş ve 9. su kaplumbağa şeklinde doğmuş. Bu kısımda zor bir kanji anlatımı yaptı, çok anlamadım açıkçası. Ama kaplumbağa en altta sağlam durması gereken bir şeydir. Ve en alttaki şeyi çekersen üzerindekiler yıkılır (jenga oyunu gibi) gibi şeyler söyledi. Böyle bir şeye bağladı yani.



En üst kattaki rehber bizim poz poz fotoğraflarımızı çekti. Sevdi bizi sanırım. Bir de çok güzel şeyler anlattı.
Benim yanımda duran büyük samuray Tokugawa Ieyasu ve diğeri önemli adamlarından Honda Tadakatsu.
Biz benim doğum günümde Tokugawa Ieyasu'nun mezarının bulunduğu tapınağa gitmiştik. Hala yazmamışım ben o yazıyı. Upss :)
Ama doğum günü yazım burada tık tık 

Ve en üst katta bulunan eski haritanın üzerinde biz. Okazaki kalesinin bulunduğu alan eskiden daha büyükmüş. Sonra samuray dönemi bittiğinde artık kalelere ihtiyaç yok denilmiş ve kaleler kapatılmış. Hatta bazıları yok edilmiş. Okazaki kalesinin bahçesi çok büyük olduğu için bir kısmı (o dönemde) özel açık arttırmalarla satılmış.



Tam kale gezimiz bitmişken Honda Tadakatsu ile karşılaştık. Son zamanlarda Japon kalelerinde eskiden orada yaşamış samuraylar canlandırılıyor. Ve bu aktörler aynen onlar gibi konuşuyor, hatta öyle davranıyorlar. Nagoya kalesinde de karşılaşmıştık ünlü samuraylarla. Burada da Honda adlı bu samuray çok sıcak kanlıydı epey sohbet ettik.

Nerelisin diye sorulduğunda genelde sizce diye sorarım. 6.5 yıldır tutturan olmadı. Honda samuraya da aynı şeyi yaptım. Avrupa mı diye sordu. Tam olarak değil dediğimde Türkiye mi diye sorunca. Gözlerim doldu. Bir ilk yaşandı çünkü :) Genelde Türkiye'nin haritadaki yerini bile bilmezler. (eğer bir şekilde bir bağlantısı yoksa bizle ya da ziyaret etmemişse)
Bu yüzden daha da sevdim Honda samurayı :)
Sonra futboldan falan konuştuk. 2002 Dünya kupasında yendiğimiz için kusura bakma dedim. Sorun değil çünkü çok tatlısın dedi :) hehehe samuraydan iltifat almak da başka oluyor canım  :) Bunların hepsi sondaki videoda var  :)

Honda samuray ile vedalaşıp, kalenin bahçesinde turlamaya devam ettik.


Şuan tadilatta bulunan kalenin yanındaki tapınak.


Kalenin arkasında bulunan sevimli bank. Bu fotoğraftan sonra kedi gördük bahçede. Ve kediye karga saldırdı. Şok oldum (videoda var) Videodan sonra dalda bekleyen kargaya taş attım gitsin diye. Hedef almadım tabii zaten taşı alınca kaçtı akıllı.
Ama sonra çok korktum. Çünkü kargaların insanları hafızaya aldığını ve birbirleri ile haberleştiklerini okumuştum :) Karga saldırısı bekledim yani.




Normalde her gün 1 samuray görevli olurmuş. Şansımıza o gün 4 kişi varmış. Biz 3'ü ile karşılaştık. Yanımızdaki Sakakibara Yasumasa adlı samuray. Bizi haftasonları yaptığı gösterilere davet etti. Çok konuşmadık bu arkadaşla. Hala favorimiz Honda adlı samuray :)
Ayrıca bu arkadaşların korkutucu fanları var. Bildiğiniz Japon takıntılığı yani. Arkada bekliyorlardı ondan kaçtık biraz da.



Kalenin bahçesinde bulunan telefon kulübesi. Çok ama çok güzel düşünülmüş. Ben bayıldım sizce?



Ve son samurayımız Ii Naomasa. Bu arkadaş da çok tatlı ve sıcakkanlıydı. Yanındaki fanı bizi çekmeyi teklif etti. Tabii ki kabul ettik.

Japoncamı çok beğendi. Japon gibi konuşuyorsun dedi :) yerim yerim  :)

Sizlere bir de mini show yaptı. Bir de mesajı var. Bunun için videoyu izlemeyi unutmayın :)

Çok keyifli bir gün oldu bizim için. İki güleryüz ve bir çift sohbet bizi kendimize getiriyor ve bize yetiyor aslında. Günümüzü güzelleştiren bu insanlara çok teşekkür ederiz.

Bu samuray arkadaşların twitter hesabı için buraya tık tık  kaleden ve showlardan fotoğraflar paylaşıyorlar :)

Posted by
Facebook Twitter Google+